Yıllar geçtikçe daha çok güçlenmiyoruz. Kederlerin ve acıların birikmesi daha fazla kedere ve acıya katlanabilme kapasitemizi azaltıyor, keder ve acı kaçınılmaz olduğu için de, geç yaşta karşılaştığımız ufak bir aksilik bile gençliğimizdeki trajedi kadar etkili oluyor. Bardağı taşıran son damla…. Continue Reading →
Kitaplar tehlikeli değildir, diyordu kendi kendine; kitaplar onları okuyanlara sadece keyif ve mutluluk verir, insanların kendilerini yaşama ve birbirlerine daha bağlı hissetmelerini sağlardı; dünyanın öteki ucundaki ülkenin başındaki sakallı, eğer İngiliz’in kitabına karşıysa, yapacağı tek şey kitabı okumayı bırakıp bir… Continue Reading →
İsa, tutkuları tarafından yaralanmış ruhlara karşı sevgi doluydu, yaralarını en iyi tedavi edecek merhemi seçer, onları bu merhemle sarmaktan hoşlanırdı. Magdalalı Meryem’e şöyle diyordu; “Seni daha çok bağışlayacaktır, çünkü çok sevdin,” yüce bir inanç uyandırması gereken yüce bir bağışlamaydı işte… Continue Reading →
“Beyler,” dedi, “Şunu herhalde kabul edersiniz, insanın serveti belli bir düzeye gelince, artık gerekli değil sadece gereksiz şeyler vardır, tıpkı kadınların coşkunluk belli bir düzeye geldiğinde artık gerçek değil sadece ideal olduğunu kabul etmeleri gibi. Akıl yürütmeye devam edersek, doğaüstü… Continue Reading →
Bazı şarkılar vardır hani, zamanında o kadar çok dinleyip acı çekip bıkmışsındır ya o şarkıdan, öyle bir anda karşına çıkar ki şarkıyı çevirmek istersin, bir taraftan da mutlu olursun çıktığına, yeniden o acıyı çekmek garip bir şekilde hoşuna gider ve… Continue Reading →
Öyle bir an gelmişti ki. Sana “nasılsın” demeye korkar olmuştum. Sürekli taktik, sürekli oyun, sürekli karşındakini tongaya düşürme hevesi. İlişki böyle yaşanmıyor, böyle bir şey değil. Devamlı olarak sana seni ne kadar sevdiğimi ispatlamak zorundaydım. O karmaşık kafanın içinde olan… Continue Reading →
İşte orada ölümü düşündüm bak. Ölüm ürkütücü gelmiyor insana. Ama insan ölümü kabul edemiyor. Kesin bir gerçek bu. Bilimi düşünüyorsun orada. İki yüz yıl, üç yüz yıl sonrasını düşünüyorsun. Ve bilimin insanlığa getireceklerini. Ve birden içinde bulunduğun o durum anlamsız… Continue Reading →
Bir kadın çocuktur aslında… Çocuk gibi davranmayı sever. Erkeğin kendisine bir çocuğa gösterdiği şefkati göstermesini ister. Bir çocuğu okşar gibi incitmekten korkarak sevmeli erkek kadını… Ama hiç bir kadın çocuk muamelesi görmek istemez. Söylediği şeyler çocukça da olsa dinlenilmesini, dikkate… Continue Reading →
Rastgele bir numara çevirdim, genç bir kız açtı. “Pardon devlet memuru musunuz?” “Sapık mısın?” “Hayır. Memur musunuz?” “Değilim.” “Güzel. Ben sapık değilim siz de memur değilsiniz. Peki o zaman bu şehrin en işlek caddesi neresi acaba? Herkesin bir gün mutlaka… Continue Reading →
Çocukken bir arkadaşım vardı, sadece ön dişlerini fırçalardı. Arka taraftaki dişler nasılsa fazla gözükmüyor diye. O zamanlar garip geliyordu bu davranışı ama neden öyle yaptığını şimdi anlıyorum. Çürümeyi kimsenin taktığı yok aslında, çürümekten zevk alıyoruz. Yeter ki o çürükler görünür… Continue Reading →
Hayat dağınık tutkulardan ibarettir. Sen onları toplamak için uğraşırken an olur, biraz daha dağıttığını hissedersin. Elbette bulmak istediklerin ayağına gelmez, sen ona sahip olmak istiyorsan mutlaka emek vereceksin. Tutkuları vardır insanın, hepsini yaşamaya ömür yetmez. Onun için de akıllı olan… Continue Reading →
Evlatlarına karşı sorumluluklarını yerine getirmekten kaçınan bir anne ve bir baba… Ebeveynin boşluğunu dedesinin yanında doldurmaya çalışan bir çocuk… Çocukları ile bağlarının gittikçe zayıfladığını fark eden anne baba, bu durumdan, haksız yere dedeyi sorumlu tutar ve dede ile torunu acımasızca… Continue Reading →
Yüzü sarıydı, katıydı. Soluğu sıklaşmıştı. Sırtını karyolaya yaslayıp bir süre muşambayı kestiği yerdeki yıpranmış, renkleri koyulaşmış tahtalara baktı. Yıllar önce kim bilir nereden, nasıl getirip çakılmışlardı buraya. Bir dağda, ormanda tahtacı kadınlar biçmiştir. Erkeklerinin baltalarla, bıçkılarla devirdiği, budadığı, kabuklarını soyduğu,… Continue Reading →
Kıyıda belki hiç bitiremeyeceğim resme çalışıyordum. Arkamda uzanan C. bir şey söyledi. Döndüm, -Anlamadım, dedim. -Kuyara ile Adako, dedi. -Ne o? Bir ilk çağ trajedisinin adı mı? Paleti bırakıp gittim yanına oturdum. -Bütün çaların trajedisi bu, Ku-ya-ra; “Kumda yatma rahatlığı.”… Continue Reading →
Yenileşme dediğin, kendimizi aldatmak için uydurulmuş bir şeydir. Hayat anlamsız bir nesnedir. Tutsaklık olmadan yenileşme olmaz. Doyumsuzluk olmasa, insanlık yerinde sayar. Yaşayışımız çalışmalarımızı kolaylaştırmak isterken, işleri çoğaltarak daha da zorlaştırıyoruz. Makineler ve fabrikalar daha fazla makine üretmek içindir; bu ise… Continue Reading →
İşte yaşam bu! dedi. Görüyor musun insanları nasıl birbirlerine karşı kışkırtmışlar, budalalık ve korku sayesinde onları kör etmişler, ellerini, ayaklarını bağlamışlardır. Onlara zulmediyorlar, ter döktürüyorlar, eziyorlar, birini öbürünün eliyle vurduruyorlar. Onları tüfek, cop, kaldırım taşı haline getirmişler, sonra da: BU… Continue Reading →
Başlangıçta sükut var idi ve her yer karanlık idi. Ve Yaradan Yegah makamında terennüm eyledi. Ve bu ışıltılı nağme ile etraf nur oldu. Ve nağme boşlukta yankılanıp geri döndü. Ve Yaradan, bu Yegah nağmenin güzel olduğunu gördü. Ve akşam oldu… Continue Reading →
Çeşm-i Badem hatunun naklettiğine göre o, bir hiyel ehli olarak değil, bir hayalkar olarak bu işe kalkışmıştı. Çabasının semeresini daha çabuk toplamak için Vik, Köhler Biraderler, Lorenz ve Keil’in raflarından sayısız roman ve hikaye kitabı almış, hayalkarların nasıl tahayyül ettiğini… Continue Reading →
Hiçbirimizin unutmadığı o görüntülerin olduğu CNN jeneriğini tekrar izlediğinizde, seçilen görüntülerin hepsinin ayrı ayrı güç gruplarını etkilemek için seçildiğini görürsünüz. Petrole bulanmış karabatak çevrecileri Saddam’a karşı kışkırtırken, yanan petrol kuyuları iş çevrelerinin desteğini ABD’ye kazandırdı; yaralı bir asker duygusalları etkilerken,… Continue Reading →
Japonlar nasıl başardı? Japon kurum kültüründe 7 ilke çok önemlidir; 1. Kaizen; sürekli iyileştirme ve durmaksızın gelişen bir performans anlamına geliyor. 2. Kessai; ekip çalışması ve ortak karar alma anlamına geliyor. 3. Kyosei; “Ortak Yaşama”, yani şirketi yuvası gibi sahiplenmek… Continue Reading →
© 2024 Kitap Sözleri