Su dedi ki, velev ki, Pinhan yanlış saymıştı. Akil gözüyle iki parmağa denk düşenin sakin gönül gözü hesabı bir olmasındı? Kem tekmil harfler, kelimeler ve ayetler bir noktadan çıkmaz ve yine o noktaya kavuşmak için yanıp tutuşmaz mıydı? Madem ki… Continue Reading →
Ayçiçeği güneşe aşık olunca gülmekten kırılmış bütün bitkiler; “Güneş gökyüzündeki tahtından bir an bile ayrılmaz. Kudretli ve ulaşılmazdır. Sen kim o kim? Vazgeç bu sevdadan” demişler hep bir ağızdan. ayçiçeği sesini çıkarmamış. Sevdalı gözlerini dikmiş güneşe; bakmış bakmış bakmış. Uzun… Continue Reading →
Caddedeki kalabalık beni sahiden sıktı. Ben ikide birde böyle oluyorum, bazen bütün insanların boyunlarına sarılıp öpecek kadar seviyorum, bazen de hiçbirinin yüzünü görmek istemiyorum. Bu nefret filan değil, insanlardan nefret etmeyi düşünmedim bile… Sadece bir yalnızlık ihtiyacı… Öyle günlerim oluyor… Continue Reading →
Bir kitabı okurken geçen iki saatin, ömrümün birçok senelerinden daha dolu, daha ehemmiyetli olduğunu fark edince insan hayatının ürkütücü hiçliğini düşünür ve yeis içinde kalırdım. Kürk Mantolu Madonna, Sabahattin Ali (Sayfa 86)
Denizlerin suyu öylesine mavidir ki, mavilerin en güzeli bile deniz suyunun renginin yanında silik kalır… Seçme Masallar, Hans Christian Andersen (Sayfa 22)
“Ondan ayrılırken, bana gösterdiği yardımlardan ötürü ona teşekkür ettim; fakat bana öfkeyle karşılık verdi ve bir daha asla şiir yazmamamı, yazdıklarım basılsa bile bir kitapçının tozlu raflarında çürümeye mahkum olduğunu ve hayatımın son günlerini bir tımarhanede geçireceğimi söyledi. Onun yanından… Continue Reading →
– Şey… Benim ismim Monika. Ben Mısır’la ilgili bazı konuları merak ediyorum. Mesela piramitler… Gerçekten bizim kitaplarımızda yazılanlar gibi mi? Nasıl yapıldığı konusu tartışılıyor mu? – Evet. Yalnız Mısır Piramitleri, yapısından daha çok önem taşıyan bir mesajı da beraberinde getirir…. Continue Reading →
Tebliğ metodunda kişi bilinçli olursa karşısındaki kişinin durumuna göre konuşur veya susar. Efendimiz (s.a.v.) yersiz tartışmayı yasaklamıştır.Tartışma ile emri bilmaruf apayrı birer konu. Tartışmadan pek netice alınamıyor. Dolayısı ile ilim yersiz zamanda aktarılıyor. Şahsen ben fazla aksi olduğumdan kendimi çoğu… Continue Reading →
“Kişi kendini anlayana kadar, kararsızlık hüküm sürer. Bu her zaman verimsizliğe yol açar, girişimciliği ve yaratıcılığı olumsuz yönde etkiler. Temel gerçek şudur; Kişi kendini bir amaca adadığında evren onunla işbirliği yapar. Başka türlü asla oluşmayacak güçler ortaya çıkarak kişiye yardım… Continue Reading →
Siz keyifsizliği günah olarak görüyorsunuz, bu bana abartılı geliyor.” -“Hiç değil,” diye yanıt verdim. “İnsan hem kendisine hem de yanındakine zarar veriyorsa, bunun böyle algılanması yanlış değil. Birbirimizi mutsuz kılmamız yetmiyormuş gibi, bir de herkesin kendisine ara sıra sağlayabildiği sevinci… Continue Reading →
“Aptal kaya tanrıları!” diye bağırdı Leo kaptan köşkünden. “Bu direği üçüncü değiştirişim! Ağaçtan mı topluyoruz bunları be?” Nico kaşlarını çattı. “Direkler ağaçlardan yapılıyor.” “Konu o değil!” Hades’in Evi, Rick Riordan
Üç büyük tanrılardan birinin melez çocuğu, her şeye rağmen on altısına basacak, Ve dünyanın ebedi uykuya daldığına şahit olacak, Kahramanın ruhunu lanetli silah alacak, Kahramanın tek bir kararı sonunu getirecek, Olimpos ya kurtulacak ya da batacak. Son Olimposlu, Rick Riordan… Continue Reading →
Balkon çocukları horozu da tanımıyor. Tavuk diye, marketlerde soyulmuş, ayıklanmış sarı-pembe gövdeleri biliyor. Kümesteki arkadaşın yumurtalar üzerinde bir uzun zaman kuluçkaya yatmasını, sonra bir gün cıvıltılar saçarak arkasına bir sürü civciv katarak çayırda kurum satarak yürümesini görmediler ki… Bir anaç… Continue Reading →
Karı dediğin köylü karısı da olsa bir incelik taşır elbet. Herkes sanır ki bu bizim erkek milleti zart-zurt ederek kendi dediğini yürütür, karıları adam yerine komaz. Bu laf boş bir laftır. Bizim karılar evvel Allah “son söz”ü hiç kimseye komazlar…. Continue Reading →
Ezelden, insanın doğduğu güne kadar, bir tükenmez karanlık var; arada bir hayat zamanı var. Öldüğü günden, sonsuza kadar yine bir tükenmez karanlık… Öyle bir hayat ki, hem soluk almakla duruyor, hem soluk aldıkça azalıyor. O türlü yaşayışta ne zevk olsun?… Continue Reading →
Zaman gibi, sayı gibi, sonsuz uzaklıklar gibi insanlardaki hayal gücünün erişemeyeceği tanrısal sanatların yapıları düşünülsün. Bir de o tanrısal yapıların arasında bir dünya ve o dünyanın ortasında, boyu sonuçta iki metreyi bulamayan insan adlı bir yaratık düşünülsün. Sonra o insanoğlu,… Continue Reading →
Sigarayı bırakma ve çocuklarınıza daha fazla zaman ayırma konusunda en az bir milyon kez söz verip tutamayacaksınız… Gazetelerin haftasonu eklerinde aslında serüvenci bir kişiliğe sahip olduğunuzu görüp sevineceksiniz… Saçını boyayan erkeklere hak vermeye başlayacaksınız… Şehir dışında yaşamak konusunda ciddi ciddi… Continue Reading →
Tıkalı olan yolumuz mu, aklımız mı? Bu soruyu bir hikaye ile cevaplayalım: Yaşlı adam hapisteki oğluna mektup yazar: “Patates ekmek için tarlanın kazılması gerekiyor. Yaşlı ve hastayım, yapamıyorum. Yanımda olsaydın ne iyi olurdu…” Oğlu mektubu okur, hüzünlenir, ama hapistedir. Bu… Continue Reading →
“Bunların taktiği, dikkati başka yöne çekip adamı seyirci yapmaktır. Kafa karıştırarak, bilgiyi saptırarak sinsi bir virüs gibi girerler akıllara, ne kadar çabalarsan çabala hiçbir şeye etki etmeyeceğine, hiçbir şeyi değiştiremeyeceğine inandırırlar seni ve işte o zaman üşengeçlik iner yüreğine… Gitmesem… Continue Reading →
-Kurallar koyup sınırlar çizip kendi varlığını korumak üzere geri kalan her şeyi yok etmeye hazır, korkusuz görünen ama aslında korkuyu su gibi içen, korkuyla beslenen bir avuç bakteriyiz biz… Toplum denilen şeyse insan denilen bakterinin iletişimde olmasını garantileyen bir sistem… Continue Reading →
© 2024 Kitap Sözleri