Başarı tecrübeye dayanır. Tecrübe ise; hatalarla inşa edilir. Kafdağı’nın Pusulası, Didem Moralıoğlu
Yaradılışın tezi değilim ki; kendimi kanıtlamam gereksin. Anlık bir bilinmeyenim bazen. Bazen de sonsuzluğun gerçeği… Arı, Çiçek Sekban Tüfekçi
Sınıfımız geziye çıktıkları sırada bir restoranda yemeklerini yerler. Daha sonra herkes dans eder. Kimi ata barı, kimi efe, kimi çiftetelli ile marifetlerini gösterir. Murat sahneye çıkar ve bir güzel oynar. Aslı bunun altında kalır mı, o da kendi yöresinden olan… Continue Reading →
O zamanlar binbaşı olan Enver’i ilk kez bu kadar yakından görüyordum. Resneli Niyazi’den epeyce farklıydı. Evet,onun gibi korkusuzdu ama daha yakışıklıydı; gözlerinde öfkeden çok hırs vardı, hırs değil de tutku. Evet, dönmek bilmez bir tutku. Ve sonsuz bir kendine güven…. Continue Reading →
Su dedi ki, velev ki, Pinhan yanlış saymıştı. Akil gözüyle iki parmağa denk düşenin sakin gönül gözü hesabı bir olmasındı? Kem tekmil harfler, kelimeler ve ayetler bir noktadan çıkmaz ve yine o noktaya kavuşmak için yanıp tutuşmaz mıydı? Madem ki… Continue Reading →
Karı dediğin köylü karısı da olsa bir incelik taşır elbet. Herkes sanır ki bu bizim erkek milleti zart-zurt ederek kendi dediğini yürütür, karıları adam yerine komaz. Bu laf boş bir laftır. Bizim karılar evvel Allah “son söz”ü hiç kimseye komazlar…. Continue Reading →
Zaman gibi, sayı gibi, sonsuz uzaklıklar gibi insanlardaki hayal gücünün erişemeyeceği tanrısal sanatların yapıları düşünülsün. Bir de o tanrısal yapıların arasında bir dünya ve o dünyanın ortasında, boyu sonuçta iki metreyi bulamayan insan adlı bir yaratık düşünülsün. Sonra o insanoğlu,… Continue Reading →
Bir kadın çocuktur aslında… Çocuk gibi davranmayı sever. Erkeğin kendisine bir çocuğa gösterdiği şefkati göstermesini ister. Bir çocuğu okşar gibi incitmekten korkarak sevmeli erkek kadını… Ama hiç bir kadın çocuk muamelesi görmek istemez. Söylediği şeyler çocukça da olsa dinlenilmesini, dikkate… Continue Reading →
Kıyıda belki hiç bitiremeyeceğim resme çalışıyordum. Arkamda uzanan C. bir şey söyledi. Döndüm, -Anlamadım, dedim. -Kuyara ile Adako, dedi. -Ne o? Bir ilk çağ trajedisinin adı mı? Paleti bırakıp gittim yanına oturdum. -Bütün çaların trajedisi bu, Ku-ya-ra; “Kumda yatma rahatlığı.”… Continue Reading →
Yağmur çiselemeye başlamıştı. “Hadi koş,” dedi Zehra, Ayşe’ye. “Koş, yoksa sırılsıklam olacağız.” Gülüşerek kol kola çalıştıkları bankanın kapısından içeri girdi iki genç kız. Öğle yemek saati arasının bitmesine bir dakika kala Zehra, bankonun arkasındaki masasına oturmuştu. Üç ay olmuştu Zehra… Continue Reading →
İyi ebeveynlik, çocuğa bakmakla değil aynaya bakmakla başlar. Anne Beynim Aç, Bahar Eriş
Bazı şeyler asla affedilmez, bazı şeylere ikinci defa güvenilmez. 11. Kat, Jane Casey
Gitmek, kavuşmak istese de, Cesaret edemez insan bazen… İki Gözüm Despina, Yasemin Özek
“Üzerinde bal mumu olmayan” ifadesinin arkasındaki sır çok basit, sevimli bir sır. Kökeni eski zamanlara dayanıyordu. Rönesans döneminde, pahalı mermerleri oyarken hata yapan İspanyol heykeltıraşlar bu hatalarını genellikle cera yani bal mumu ile kapatırlardı. Üzerinde hiçbir hata olmayan ve bal… Continue Reading →
Gittiği yere kadar değil, gücünün yettiği yere kadar sevmeli insan. Sen On Yedi Yaşımsın, Miraç Çağrı Aktaş
Ve insan bazen unutmak zorunda kalır, Hayatının geri kalanına devam etmek için… Bilmem Seviyor Gibiydi, Mehmet Ali Kılınç
Aptallar ve cahiller fesatlığı “uyanıklık” zannederler. Gölün Dibindeki Ev, Josh Malerman
Mahallemizde yaşlı bir dedemiz vardı. Geçirdiği bir hastalıktan dolayı, dili tat alma duygusunu yitirmişti. Hiçbir şeyin tadını alamıyordu. “Ah Evladım” derdi. “Bir insan başını secdeye koysa, ömür boyu kaldırmadan Allah’a yalvarsa, yalnızca bir lokmadan aldığı lezzetin karşılığını ödeyemez ” Siz… Continue Reading →
© 2024 Kitap Sözleri