Mahalle Mektebi uzak, kış soğuk, kar… Paltom yok, üşüyorum, ellerim donuyor. Annem haki renkli kalın bezden bir çanta dikti bana. Kitabımı, defterimi çantama koyuyorum. Soğukta elim üşüdüğünden çantayı tutamazdım, kolumun altına sıkıştırırdım; soğuktan korunmak için elimi de çantanın altına alırdım…. Continue Reading →
Hem bilmek hem de bilmemek, bir yandan ustaca uydurulmuş yalanlar söylerken bir yandan da tüm gerçeğin farkında olmak, çeliştiklerini bilerek ve her ikisini de inanarak birbirini çürüten iki görüşü aynı anda savunmak; mantığa karşı mantığı kullanmak, ahlaka sahip çıktığını söylerken… Continue Reading →
Atlantik’in dibinde bir kitap var. Anlatacağım, işte onun öyküsü. Belki nasıl sonuçlandığını biliyorsunuz: O tarihte gazeteler yazdı, bazı yapıtlarda da belirtildi: 14 Nisan 1912’yi 15 Nisan 1912’ye bağlayan gece, Titanic gemisi, Newfoundland açıklarında battığında, en ünlü kurbanlarından biri de, İranlı… Continue Reading →
On küçük zenci yemeğe gitti; Biri boğuldu, sayıları Dokuz’a indi. Dokuz küçük zenci geç saate kadar oturdu; Biri fazlaca uyuyunca sayıları Sekiz oldu. Sekiz küçük zenci gezmeye gitti; Biri oraya yerleşti, geriye kaldı Yedi. Yedi küçük zenci odun kesmeye kalktı;… Continue Reading →
O andan başlayarak seni sevdim. Biliyorum, kadınlar bu kelimeyi sana, senin gibi hep şımartılan bir erkeğe çok sık söylemişlerdir. Fakat inan bana, seni kimse o kız kadar, yani benim kadar, olduğum ve senin için hep öyle kalan ben kadar köle… Continue Reading →
Düşündüm ki, kaderin beni o felaketlerden çıkarması belki bir tesadüf değildir. Bunları başkalarına, her şeyden önce çocuklarıma anlatmam, onların ders alması için sağ bırakmıştır beni. Madem ki dünyaya gelmelerine sebep oldum, hayatımı, düşüncelerimi bilmeleri gerekir. Ben böyle düşünüyorum. Elbette herkesin… Continue Reading →
Kiraz tadıydı Haziran. Kiraz rengiydi zaman. Koyu yeşil yapraklar arasında al dudaklı gülümsemeler. Rüzgarın ters yüz ettiği yaprakların göğsünde taze lezzet sürprizleri… Öldüğüm Gün, Senai Demirci
Kadın bakışları sakin ve müthiş bir makineye benzer. Her gün sessizce ve zarara uğramadan, bir şey fark etmeden onun yanından geçilir… Victor Hugo
“Umarım soslu spagetti seviyorsundur.” “Doğrusu bayılırım” dedim sırıtarak. “Nerden bildin?” Gavin başına dokundu. “Yemek söz konusu olduğunda bir nevi medyum sayılırım. Bana birini göster, ben de onun için en iyi yemeği söyleyeyim. Bunu insanın yüzünden okuyabilirim.” Sırıttım. “Ya, öyle mi?”… Continue Reading →
Dostun düşmana dönüşür, düşman kalkar dost olur, öyle garip bir dünya… Mevlana
O kız seni annesine anlatacak kadar yakın gördüyse sende onu sahiplenecek kadar adam olacaksın. Tumblr.
İlacı olmayan bir hastalıktır hasret. İçtiğin çayda, söylediğin türküde bile aklına gelir… Khaled Hosseini
Hayallerinizi küçümseyenlerden uzak durun! Ruhu küçük insanlar başkalarını da daraltmak, azaltmak ister. Mark Twain
Birinin kalbini kırmadan önce iki kere düşünün dostlarım. Hele ki o kişi sıradan biri olmamışsa hayatınızda… Charles Bukowski
Normal olmak zorunda değilsiniz dışarı çıkın ve tüm hayallerinizi gerçekleştirin. Stephen King
Başka birisini ya da başka bir zamanı beklersek değişim olmayacaktır. Bizler beklediğiniz kişileriz. Aradığınız değişiklik biziz. Barack Obama
Bir başkasının ayakkabılarıyla ayakta durmayı öğrenmek, onların gözünden bakmak, barış nasıl başlar. Ve bunu gerçekleştirmek size kalmıştır. Empati, dünyayı değiştirebilecek karakter kalitesidir. Barack Obama
Hatırlayanınız var mı, sevgi neydi? Sevgi bir bakış, bir gülüş müydü bazen; bir akış, bir koşuş muydu? Sevgi gönül kumaşında bir nakış mıydı? Hatırlayan var mı sevgi neydi? Bir çuhayı ipek görebilmek miydi; toprağı amber niyetine koklamak mı? Sureti sirete,… Continue Reading →
Ben böyle her şeyle kavga ederken, duydum ki diğer insanlar özgürlükten bahsediyorlar ve bu biricik haklarını savundukça, ailelerinin isteklerine daha fazla boyun eğiyorlar, yaşamlarının geri kalanını birlikte geçirmeye söz verdikleri insanlarla evliliklerine, ekonomiye, yaptıkları diyetlere, yarım kalmış projelere, “Hayır” ya… Continue Reading →
Ordınov, kilise kapısında sadaka bekleyen dilenci kocakarıları, hasta ve sakatları aralayarak kadının yanma sokuldu ve o da diz çöktü. Elbisesi, onun elbisesine değiyor, vecd içinde mırıldandığı duayı, dudakları arasından kesik kesik çıkan soluğu işitiliyordu. Kadının yüzü bu defa da derin… Continue Reading →
© 2024 Kitap Sözleri