Neticesinden hayret ve şaşkınlık içinde kaldığımız, hoşumuza gitmeyen bir hareket, bir söz, bir düşünce karşısında “Ölür müsün; öldürür müsün?” diye yakınırız. Hikayesi şöyledir:
Vaktiyle köylünün biri hacca gitmiş. Tabi, dönüşte eşe dosta, hısım akrabaya hediye getirmek adetten… Herkese miktarınca hediyeler aldıktan sonra, köyün ağasını da hatırlamış. Hediye konusunda uzun müddet karar verememişse de “Ağamız, başımızın tacıdır, efendimizdir; ona götüreceğim hediye kendime alacağımdan aşağı olmamalıdır.” diye düşünerek hacılar adetince bir şişe zemzem doldurup bir faniye yetecek kefenlik bez kestirmiş. Dönüşte yol yordamınca, hediyelerini sunmak için ağanın eşiğine yüz sürmüş. Gelin görün ki ağanın kahyası, bu durumdan hoşlanmayarak hediyeleri adamın suratına fırlatmış:
– Be adam! Hiç böyle hediye olur mu?! Ben böyle bir hediyeyi şimdi ağaya nasıl takdim ederim? Köylü hulus-ı kalple ısrar etmiş:
– Canım kahya, elçiye zeval olmaz; sen hemen bunları odasına götür. Ben bunları bin bir emekle ta Hicaz’dan getirdim. Biraz tartışmadan sonra kahya razı olmuş ve elinde hediye bohçası ile ağanın huzuruna girip meramını şöylece arz etmiş:
– Ağam! Sersemin biri Hicaz’dan size kefenlik bez ile gasil suyunuza katılmak üzere zemzem getirmiş. Şimdi ölür müsünüz; öldürür müsünüz?
İki Dirhem Bir Çekirdek, İskender Pala
Benzer Kitap Sözleri
- Namık Kemal: Kimse sonu ölüm olan yaşamaktan korkmaz!
- Can Yücel: İnsan ölümü kabul edemiyor!
- John Green: Öyle bir zaman gelecek hepimiz öleceğiz.
- Yasemin Özek: Kim bilir, ölenler belki de şanslıydı.
- Bill Cosby: Güne kahve ve ölüm ilanlarıyla başlıyorum.
- Gabriel Garcia Marquez: Kan, kapının altından süzüldü!
- Victor Hugo: İyi bir düzenek diye teşekkür eden ölüler oldu mu?
- Nelson Mandela: Ölüm kaçınılmaz bir şey.
- Canan Tan: Sizin hiç babanız öldü mü?
- Tess Gerritsen: Kemirilip etinden ayrılmış bu kemik bir insana ait.
Bir yanıt yazın